EmekGüncel

SÖYLEŞİ | “Kararlı Duruşumuz, Patronları Tedirgin Ediyor!”

Yemeksepeti işçilerinden Doğu Yılmaz, geçtiğimiz aylardaki eylemlere katıldığı için işten çıkartıldı. 

1 Şubat’ta Trendyol kuryelerinin başlattığı iş bırakma eyleminin ücretlere zam ile sonuçlanmasının ardından Hepsijet, Scotty ve Yemeksepeti kuryeleri de düşük ücret zammına karşı kontak kapatmıştı. Yemeksepeti işçileri şirketin İstanbul’daki Genel Merkezi önünde günlerce direnmişti.

Şirketin Eyüp Sultan Rami deposunda çalışan Doğu Yılmaz da bu eylemlere katılan işçilerden biriydi. Yılmaz, 12 Mayıs tarihinde işten çıkarıldı. Yılmaz, 21 Mayıs günü depo önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Ardından da direnişe başladı. Direnişinin 6. gününde Yemeksepeti Genel Merkezi önünde eylem yapan Yılmaz, işe iade talebini geniş bir kamuoyuna duyurmayı başardı.

Bizler de Özgür Gelecek Gazetesi olarak direniş yerini ziyaret ederek işten çıkarılma ve direniş süreci ile ilgili direnişin 26. gününde bir söyleşi gerçekleştirdik. Yılmaz direnişinin emek örgütlerinin çabasıyla geniş kamuoyuna mal olduğunu dile getirerek, direnişin Yemeksepeti’ndeki yöneticileri rahatsız ettiğini, bu rahatsızlıktan ötürü kendisine çeşitli rakamlarla pazarlık teklif edilmesine rağmen esas talebi olan işe geri dönme talebi için direnmeye kararlı olduğu belirtti.

– İşten çıkarılma sürecinizi aktarır mısınız?

– Yemeksepeti işçileri hatırlarsınız, 1 Şubat’ta direnişe geçmiştik. Ücretlerimizi sefalete çekmişlerdi. Buna karşı aylarca sürdü eylemlerimiz. İş yavaşlatma, kontak kapatma şeklinde ve depolarda da devam etti. Ara ara şefler, müdürler “ne zaman bitireceksiniz?” diye soruyorlardı.

Bir dizi düzmece tutanak tuttular. Aslında ben Yemeksepeti İşçi Komitesi’nin de üyesiyim, sendikal faaliyet yürütüyorum. 3 yıldır motokuryelik yapıyorum, bunun 2 senesinde sendikal faaliyet yürütüyorum. Üyesi olduğum Tümtis sendikasının faaliyetini yürüttüm.

1 Şubat’ta eylemlerde sonuna kadar direndik. Direnen öncü arkadaşların bir kısmı depolarda halen devam ediyor ama aylarca direnen işçiler, direnişin sönümlenmesi ile istenen gelişme sağlanmayınca binlercesi işten ayrılmak zorunda kaldı. Sonuna kadar direnenlerden biri olarak bana “İnsan Kaynakları’ndan” düzmece tutanaklarla yazılı uyarı geldi. Zaten şeflerden uzun zamandır baskı vardı, iş yavaşlatma aylarca devam edince baskı da devam etti. 12 Mayıs’ta işten atıldım.

Yemekspeti eylemlerine katıldığım için ve sendikal faaliyet yürüttüğüm için işten çıkarıldım. Daha önce iş kolumuzu değiştirdiler ve böylece sendikal faaliyetin önünü kesmeye çalıştılar. Benden önce de 3 arkadaşımı çıkardılar.

– Direnişiniz nasıl ilerliyor, kamuoyunun ilgisi nasıl?

– Ben açıkçası bu kadar ilgi beklemiyordum, tüm emek dostlarına, sendikalara vs. çağrı yaptım ve depo önünde yaptığımız eylem iyiydi. Sahiplenme tutumu gelişti. Direnişi sürdürdüm ve emek örgütleri sahiplenmeye devam ediyor, ziyaretler gerçekleşiyor. Yemeksepeti Genel Merkezi önünde de bir eylem yaptık, oradaki çağrı da yanıt buldu. Oradaki eylem geniş kamuoyu için önemliydi ve oldukça iyi geçti.

– Depo önündeki direniş nasıl sürüyor?

– Buradaki direniş sürecimiz iyi. Örneğin, ben direnişi başlattım, 3-4 gün sonra arabulucu tarihinden önce aradılar, normalde tarihten önce aranmaz kimse ama aradılar. Yemeksepeti’nin vekili aradı ve benimle pazarlık yapmak istediler. Yani tarihten önce pazarlığa oturmak istediler, rakam verdiler. “İşe geri dönmek dışındaki tekliflere kapalıyım” dedim ama bir-iki defa daha yaptılar bunu.

Daha sonra arabulucu tarihinde Yemeksepeti vekilinin de olduğu, işverenin de olduğu bir masada konuştuk. Yine aynı şeyi teklif ettiler, “8 maaş verelim” veya “siz bir rakam söyleyin, biz masadan olumlu kalkmak istiyoruz” vb. dediler. Ben de “Mücadelemi pazarlık konusu yapmak istemiyorum. İşime geri dönmek istiyorum” dedim. Esas talebim, tek talebim işe geri dönmek benim. Ara ara bölge müdürleri vs. geliyor ama depoya arka kapıdan gidiyorlar.

Bu durum işçiler açısından da iyi oldu. Arkadaşlar ilk aradıklarında ve benim direnişe geçeceğimi öğrendiklerinde oldukça sevindiler. Çünkü içerde tutanak, tehdit, sürgün vb. vardı. Ayrıca Bölge Müdürlerinin direnişten huzursuz olması, işçilere “direniş çadırına gitmeyin”, “o kişinin yanına gitmeyin” vb. demesine rağmen onların bu huzursuzluğu işçilerde bana daha yakın durma ve direnişi sahiplenme yarattı.

 

“Kararlı olmalıyız!”

– İçerde işçilere dönük baskılarda “geçici” de olsa bir gevşeme var diyebilir miyiz?

– Evet tabi, kısmen var, biraz daha dikkat ediyorlar. 1 Şubat’taki eylemimizde de doğru düzgün tutanak tutamadılar, baskı yapamadılar. Mesela depolar arası rekabet yaratıyorlardı, yarış yapılıyordu ve Türkiye birinciliği veriliyordu fazla satış yapan depoya. Bunların hepsi kırıldı o süreçte.

Bu direnişin de bu depoda benzer etkisi oldu, müdürlerin endişeli ve huzursuz oluşu işçilerde moral oluyor. Depolara gidiyorum bildiri dağıtıyorum, arkadaşların çok hoşuna gidiyor. Şeflere karşı arkadaşımızın yanındayız eğilimi oluyor. Şimdi depolarda komiteler kurmaya çalışıyoruz, duyan arkadaşlar arıyor; tutanak yediklerinde vs. soruyorlar “şefler böyle yapıyor, ne yapalım?” vb. şeklinde.

– Süren direnişlere dair görüşünüz ve kendi direnişiniz şahsında bir çağrınız var mı?

– Ben diyorum ki; kararlı olsun özellikle öncü işçiler. Gerçekten kararlı olduğumuzda patronlar, sermayedarlar huzursuz oluyorlar. Bu da birçok işçi direnişin içinde böyle oluyor. Gözlemliyorum, patronlar türlü hukuksuzluk içinde oluyor. Ama sendikal faaliyet yürüten, haklarını arayan, savunan arkadaşlar patronları tedirgin ediyorlar, bu da doğru noktada durduklarını gösteriyor.

Bugün Yemeksepeti direnişimin 26. günü ve kararlı bir şekilde devam ediyor. Emek dostlarını yanımda olmaya çağırıyorum ve bugüne kadar yanımda olan emek örgütlerine, dostlarına da çok teşekkür ediyorum.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu