EmekGüncel

Pressan İşçileri: “Taleplerimiz Karşılanana Kadar Direneceğiz!”

İşten çıkarılan ve fabrika önünde direnişe başlayan Selçuk Çelik ile fabrikadaki çalışma koşullarını, işten çıkarılma süreçlerini ve direnişi konuştuk.

İstanbul Esenyurt ilçesi Kıraç bölgesinde metal fabrikası Pressan AŞ’de, sendikal çalışma yürüten TOMİS (Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası) üyesi iki işçi, fabrikada “daralma” gerekçesiyle işten çıkarıldı.

Direnişin 10. gününü geride bırakan TOMTİS üyesi işçilerin fabrika önündeki mücadelesi devam ediyor. TOMİS üyesi Selçuk Çelik konuşmasında “Rengi ne olursa olsun sonuçta hepimiz ezildikten sonra aynı şarabız. Herkesi birlikteliğe davet ediyoruz” sözleriyle dayanışma çağrısı yaptı.

– Direnişinizin 10. gününe girdiniz. Sendikaya üye olduğunuz için işten atıldınız. Fabrikadaki çalışma koşullarını anlatır mısınız?

– 2022 Ocak ayında asgari ücret ve ekonomik sorunlardan dolayı (otomotiv sektörünün en az maaşını biz alıyoruz) zam talebinde bulunduk. Yönetim alaylı yaklaşımını sürdürdü. Biz de bu süreçte arkadaşlarımızla konuştuk. Patron MESS üyesi, sendikalı. Biz de dedik; “neden biz de sendikalı olmayalım, neden yasal hakları arkamıza alıp mücadele etmeyelim”. Ve faaliyete başladık. Bu faaliyetler doğrultusunda Mayıs ayına kadar bazı arkadaşlara da denk geldik.

Onlar yukarıdan isimlerimizi öğrenmişler Bülent abiyle benim. Bu arada 2022-19 Mayıs günü, resmi olan tatil gününde bizi telefonla arayarak işimize son verdiklerini söylediler. “Güvenlikten adımınızı atmayacaksınız” tarzında konuştular. Biz de dedik ki, “hiçbir prosedürü imzalamıyoruz”. Ve mücadeleyi, direnişi seçtik. 23 Mayıs Pazartesi günü fabrika önünde direnişe başladık. Bugün de 10. günümüz. Tüm taleplerimiz karşılanana kadar direnişimizi sürdüreceğiz. İçeride de arkadaşlarımızdan sendikaya üye olan var. Şu an içerde belli bir baskı var, mobbing var. Bizler içerdeki arkadaşlarımızla birlikte faaliyetlerimize devam ediyoruz.

– Sendikalaşma mücadelesi yürüttüğünüz için işten çıkarıldınız. Patronunuzun cevabı sizi işten çıkartmak oldu. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

– Bu sonuçta zamanında bizim gibi mücadele eden, mücadelelerle kazanılan bir haktır işçi sınıfı için. Biz bu hakkın yani yasal ve meşru olan hakkımızın sonuna kadar arkasındayız. İşçinin sendikalı olamadığı koşulda, patronun sendikalı olması gülünç bir durum.

Sonuçta belli bir baskı ile bunu bir zamana kadar tolere etmiş, bu iradeyi kırmış. Primlerle, içerdeki kendine yakın bulduğu ustası, müdürüyle belli bir zam karşılığında böyle bir sindirme çalışması olmuş. Ama bunlar nereye kadar? Sonuçta ülkenin geldiği noktada ekonomik sorunlardan dolayı insanlar artık geçim sıkıntısı çekiyor. Alım gücü hiç yok.

İnsanlar yasal haklarını elde etmek zorunda olduğunu, mücadeleci bir tutum sergilemesi gerektiğini bilmeli diye biz bu faaliyetlerimize başladık.

 

“Yalanları yutmuyoruz!”

– Direniş kapsamında genel olarak neler yapıyorsunuz?

– Sabah 06.30’da fabrika önüne geliyoruz. Pankartlarımızı asıyoruz, hazırlık yapıyoruz. Saat 09.30gibi emekçi arkadaşlarımız çay saatine çıkıyor. Onlara çay saatinde sesleniyoruz. Geçen hafta sesleniş oldu, bu hafta da müzik dinletisi oldu. İşçilerin çıkışlarında paydos saati olan 15.00’te servislere binmelerine 15 dakikalık zamanları varken bizim fabrika önünde durmamız ve işçilere seslenmemizden kaynaklı bunu 10 dakikaya düşürdüler.

Bu da bir baskı. Sonuçta orada yasal bir hakkı bizden kaynaklı kısıtlıyorlar. Patron orada bile bir sindirmenin derdinde. Yine işçiye verilen yasal bir hak olan sendikalaşmanın önünü kesmenin derindeler. Bizler sonuna kadar sendikal mücadelemizin, meşru hakkımızın peşinden ilerleyeceğiz.

– Direnişiniz karşısında fabrikadaki işçilerin ve patronun tavrı nedir?

– Patronun tavrı “asla ben buraya sendika sokmam, belli miktarda ödeme zaten yapıyorum”. Ama gel gelelim ki, ekonomik daralmadan kaynaklı 3-4 senedir gerek primde gerek erzakta azalmaların olması, insanların alım gücünün olmaması, ceplerinin boş olması bu noktaya kadar getirdi. Bir baskıydı, sindirmeydi sonuçta, bu sindirmeyi biz kırmış olduk. Çünkü biz bunları yutmak istemiyoruz artık.

Ocak ayında zam talebinde bulunduğumuzda “erzaklarınıza zam yapacağız, primler verilecek” denildi. Sonuçta orada birlikteliği, bir tutumu gördüler. Ocak ayından Mayıs ayına kadar belli bir prim yatırıldı. Aslında primler kişinin senesine göre değişiyor. Ve bu primler vergi kesintisine giriyor. 2.500 lira alan kesintisiyle aslında 1.700 lira alıyor. Mesela 8-9 sene çalışan 2.500 lira alırken göstergesi 1.700 lira. Ben 1.700 lira aldım, diğer arkadaşlar vergi kesintisiyle birlikte daha az ücretler aldılar. Biz de bunlara birlikte tepki gösterip yasal sürece başladık.

– İşçi sınıfı ve kamuoyuna nasıl bir çağrınız var?

– İşçi sınıfı ve kamuoyu birleşmelidir. Hangi ideolojiden, hangi partiden olursa olsun sonuçta hepimizin tek bir sorunu var. Sınıfa karşı bir tutum, bir sınıf olmalıyız. Çünkü karşımızdaki sömürücü ezen bir güç.

Patron kimseyi renginden dolayı, ideolojisinden dolayı değil sadece emeğini sömürmektedir. Herkesi birlikteliğe ve mücadeleye çağırıyoruz. Sonuçta biz yasal ve meşru hakkımızın peşindeyiz. Ve bunu da kısıtlayanlar yine bu ülkeyi yönetenlerdir, patronlardır.

Patronlara karşı, bu ülkeyi getirdikleri duruma karşın bir tepkidir bizimkisi. Bu tepkiyi herkesin vermesini istiyoruz, bizlere destek verilmesini istiyoruz. Rengi ne olursa olsun sonuçta hepimiz ezildikten sonra aynı şarabız. Herkesi birlikteliğe davet ediyoruz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu