Güncel

HHYİD: Sokak hayvanlarına yönelik linç kampanyasına son verilsin!

Sokak hayvanlarına yönelik linç ve nefret kampanyalarına son verilsin, diyen Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu İHD İstanbul Şubesi’nde düzenlediği basın toplantısında, “Bazı basın kuruluşlarının ve toplumun bazı kesimlerinin ifadelerinin aksine, sokak köpekleri katil değildir. İnsan yemezler. İnsanların aksine taammüden ya da planlayarak yasam hakkına ya da beden dokunulmazlığına kast etmezler” dedi.

İstanbul: Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu’nun(HHYİD), İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirdiği açıklamada, halktan gelen şikayetler öne sürülerek, sokak köpeklerine yönelik linç ve nefret eylemlerinin artış gösterdiği belirtildi. Son bir ay içerisinde sokak hayvanlarına yönelik yaşanan linç girişimini konu alan bir sinevizyon gösterimi yapıldı.

“Sokak köpekleri katil değildir, insan yemezler”

4 Ocak’ta Kayseri’de yaşanan münferit bir olayda bir lise öğrencisinin öldüğü, bir diğer öğrencinin de yaralandığını hatırlatan Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu’ndan Elif Ertürk,  Yaşanan ölüme dair yürütülen adli soruşturmanın ana hatlarının dahi şekillenmemişken basında sokak köpeklerine yönelik linç ve nefreti arttıran haberler yapıldığına dikkat çekti. Ertürk, “Bazı basın kuruluşlarının ve toplumun bazı kesimlerinin ifadelerinin aksine sokak köpekleri katil değildir, insan yemezler. Taammüden ya da planlayarak yaşam hakkına ya da beden dokunulmazlığına kastetmezler. Buna rağmen ilgili haberlerde köpeklerin ‘katil’ ya da cani yaratıklar olarak gösterilmesi sorumsuz habercilik anlayışının bir göstergesi ve insanlar ile hayvanlar üzerine telafisi mümkün olmayan acılara, linçlere yol açmaktadır” dedi. Ertük, “Sokak hayvanlarının akıbetini tamamen kamu erkinin eline bırakan, bunu olumlayan habercilik anlayışından da uygulamalarından da endişeliyiz” diye konuştu.

“Belediyeler kanuna aykırı davranıyor”

Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 24 Ocak 2019’da düzenlediği “Sokak Hayvanları Çözüm Çalıştayı”na ilişkin de açıklamalarda bulunan Ertürk, Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. maddesinin değiştirileceği yönündeki endişelerini dile getirdi. Ertürk, “Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmalarını esas alan 6. maddenin ‘Hayvan Haklarını Koruma Kanun Tasarısı’nda korunup korunmayacağı ise muamma” ifadelerini kullandı.

Ertürk, “Endişemizde haklıyız çünkü belediyeler, 6. maddeye rağmen ülke genelinde sokakları hayvanlardan arındırmak için var gücüyle çalışmakta; bakanlık ise mevzuata aykırı faaliyette bulunan bu belediyelerin kanun dışı uygulamalarını durdurmak için hiçbir adım atmamaktadır” dedi.

“Sorun sığ bir yerel yönetim anlayışına sahip kamu görevlileri”

Veteriner sağlıkçı Burak Özgüner, 15 senelik kanunun varlığına rağmen sokak köpeklerini yaşayamayacakları yere sürgün eden ve kısırlaştırma adı altında hiçbir cerrahi prosedüre dikkat etmeden ameliyat edip ölümlere sebep olan kaç belediye görevlisinin “görevi kötüye kullanmak” ya da “ihmalden” yargılandığını sordu. Özgüner, “Sorun sokak hayvanları değil; asıl sorun sokak hayvanları ile ortak yaşam kültürümüzün yok edilmesi için rant odaklı çalışan, görevini yapmayan, sığ bir yerel yönetim anlayışına sahip kamu görevlileri” dedi.

“Türkiye’de görevini yapmayan, soruşturma izni vermeyen kamu görevlisi problemi var”

Avukat Barış Karlı, hem ceza mevzuatı, hem de 15 senedir uygulanmayan Hayvanları Koruma Kanunu’nda belediyelere yüklenen yasal sorumlulukları ve sokak köpeklerine yönelik linç, nefret eylemlerini hukuken değerlendirdi.

Kârlı, belediyelerin, madde 6 gereğince hayvanları alıp tedavi ettikten sonra buldukları yere bırakmakla yükümlü olduğunu, ıssız yerlere bırakmanın kanuna aykırı olduğunu söyledi. Kârlı, kanuna aykırılığın yanı sıra yaşam hakkı ihlalinin de söz konusu olduğunu belirtti. “Ceza hukukuna göre suçta ve cezada şahsilik ilkesi var. Bunu köpekler açısından da düşünebilirsiniz. Tüm köpeklere yönelik linç girişimi buna aykırıdır. Sırf birileri korkuyor diye yok edilsin istenilmez. Kalabalık erkek gruplarından korkuyor sokağa çıkmıyoruz mesela. Ama sadece korkuyoruz diye o kalabalık grupların çıkmasını engelleyemeyiz. Köpekler için de bu geçerli” diyen Kârlı, “Öldürme değil yaşatma kültürüyle hareket etmeli belediyeler. Ancak kanuna rağmen öldürüyorlar ve yok ediyorlarsa kanun değişikliğinden tabii ki endişe ediyoruz. Çünkü yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Türkiye’de görevini yapmayan kamu görevlisi, soruşturma izni vermeyen kamu görevlisi problemi var” ifadelerini kullandı.

“Belediyelerin topluma hayvanlara yaklaşımı öğretmesi gerekiyor”

Köpek eğitmeni ve davranış uzmanı Çağla Çankırılı da şöyle konuştu: “Şehirden uzak bölgelere atılan hayvanlar asosyalleşip insandan uzaklaşıyorlar. Düzenli kısırlaştırma yapılmadığı durumlarda nüfusları artıyor. Petshoplar hayvanların sağlıksız üremesine ve davranış sorunlarına yol açıyor. Sağlıksız hayvan nüfusu yetişiyor. Hayvanlarla nasıl iletişim kurulacağını bilmiyoruz. Belediyelerin sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde hem topluma hem de çocuklara hayvanlara yaklaşımı öğretmeleri gerekiyor.”

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu