Güncel

HBDH: “2 Temmuz Sivas şehitlerine söz veriyoruz, faşizmi yıkacağız”

Sivas katliamının 28. yılına ilişkin açıklama yapan HBDH, "2 Temmuz Sivas şehitlerine söz veriyoruz, faşizmi yıkacağız" diye belirtti.

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Yürütme Komitesi, 28 yıl önce, Pir Sultan Abdal’ı anma etkinlikleri dolayısıyla Sivas Madımak Oteli’nde bulunan Alevi inancından 33 sanatçı ve aydının katledilmesine ilişkin “2 Temmuz Sivas şehitlerine söz veriyoruz, faşizmi yıkacağız” başlıklı açıklama yaptı.

Açıklamada, “Egemen mezhep olarak Sünniliği, Müslümanlığı esas alan, nüfus cüzdanında vatandaşlık kriteri ‘Dini: İslam’dır yazan, farklı inançlar, mezheplerden halkları ötekileştiren, ezen, yok eden bir politik İslam faşizmine dayanan Türkiye Cumhuriyeti, Alevilere, Hristiyanlara ve diğer inançlara cehennem kılınmıştır.

Ya din değiştirip Müslüman olmak ya da inancını özünü yitirerek yaşayan, teslim olmuş bir devlet kölesi olarak yaşamak dayatılmıştır. Diğer bir seçenek ise inancını yaşamayı onur bilenlere reva görülen, yakılarak, boğazlanarak, kesilerek, kurşunlanarak, bombalanarak öldürülmedir, işkenceli sorgulardır, zindanlarda yıllarca esir tutulmadır. İşte İttihat Terakki ya da DAİŞ pratiği! Farklı siyasi yapılar gibi gözükse de aynı gerici faşist temelden gelir. Sivas Katliamı’nın faili, dönemin iktidarı DYP ve Refah Partisi ile AKP ve MHP iktidarı aynı katil soydan gelir” diye belirtildi.

Sivas katliamı davasının 2023’te zaman aşımına uğrayacağına dikkat çekilen açıklamada, “Zaman aşımı kavramının bizim için hiç bir anlamı yoktur. Sivas katliamının hesabının sorulmasının zaman aşımı olmaz. O günden bugüne, çeşitli hesap sorma eylemlerinin konusu olan bu dava, bizim için asla kapanmaz!

Dönemin faşist devlet temsilcilerinin ve gerici faşist çetelerinin cezalandırılması, devrimci adaletin sağlanması halklarımızın en büyük temennisidir. Yerine getirmeyi vazife biliriz” diye vurgulandı.

Sivas katliamının Türk burjuva devletinin, ekonomik ve siyasi kriz süreçlerini yönetebilmek için uyguladığı halk düşmanı taktiklerinden sadece birisi olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “1937-38 yılı, dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in, Başbakanı İsmet İnönü’nün, Dersim halk isyanı karşısında uyguladığı; 1955 yılı 6-7 Eylül’ün de Demokrat Parti ve Cumhurbaşkanı Adnan Menderes iktidarının Rumlara uyguladığı katliam gibi Sivas katliamı da, egemen ulus Türk’ü, egemen mezhep Sünni’yi esas alan, devlet eliyle örgütlenmiş bir özel savaş eylemidir. Türkiye ve Kürdistan coğrafyamız, bunun gibi sayısız halk ve direnişçi katliamlarına tanıktır. Faşizm rekortmenliğinde, Türkiye’nin Hitler Almanya’sı ve Mussolini İtalya’sından bir farkı yoktur, dünya ülkeleri sıralamasında ilk yerleri alır” denildi.

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakanı Tansu Çiller, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, DYP ile koalisyon hükümeti ortağı SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Sivas Valisi ve Refah Partisi’nden Belediye Başkanı, katliamın sorumlularının bir bölümü olduğu ifade edilen açıklamada, “‘Dışarıdaki vatandaşlarımıza neyse ki bir şey olmamış, sadece otelde yangında kalanlar ölmüştür’ diyebilen devlet temsilcileri, kendi sınıfsal çıkarlarının hizmetkarı olan gerici faşistleri alenen sahiplenmekten de geri durmamışlardır” hatırlatması yapıldı.

Açıklamada, “Her yıl Madımak Oteli’nin önüne giden, her ilde, ilçede, mitingler, yürüyüşler yapan halklarımızın emekleri boşa gitmemelidir. Bu çaba ve iradeyi milyonlarla buluşturmak, farklı ulus ve inançlardan halklarımızın mücadelesini birleştirmek, Türk burjuva devletini yıkmak, birleşik devrim güçleri olarak tarihsel sorumluluğumuzdur.

Bu ve ardılı olan, Roboski, Suruç, Ankara Garı ve son olarak HDP İzmir İl Örgütü’nde Deniz Poyraz’ın katli gibi saldırıların önünü almamız, militan kitlesel bir halk mücadelesi ve devrimci adaleti sağlayan, sonuç alıcı milis, gerilla eylemleriyle mümkün olacaktır. Örgütlü ve savaşçı halkları, hiç bir güç yenemeyecektir.” vurgusu yapıldı.

Açıklamanın devamında,

“Gerçekler her yönüyle gün yüzündedir. Kapitalist düzen ve onun politik yönetim biçimi faşizm, kanla ve parayla beslenmeye doymayan, kir ve pislik içinde debelenen, tarihsel bir büyük devrimci operasyonla paramparça edileceği ana doğru geri sayım ilerliyor. Bu devletin kimin çıkarına olduğu, bugüne kadar nasıl varlığını koruduğunu, bu topraklarda yaşayan farklı ulus ve ulusal topluluklar, farklı mezhepler ve inançlardan halklarımız, üretim ilişkileri içinde sömürülen işçi sınıfımız, emekçiler, cinsiyet ve sermaye sömürüsü altındaki kadınlar ve ezilen cinsel kimlikler görmektedir ve bu görüş her geçen gün daha berrak bir hal kazanacaktır.

“Türk sermaye sınıfının tüm düzen partileri, faşist AKP, MHP ve sol maskeli sahtekar CHP ile halklarımız arasındaki ideolojik ve politik bağlar, her geçen gün daha fazla çözülecektir. Emeğine, ürettiğine sahip çıkarak, mücadeleyi lafzi değil devrimci eylemin konusu yapanlar, faşizmi yıkarak, özgür, adil, mutlu bir düzen kuracaktır. Bu mücadelede halklarımızı, kadınları, gençliği, HBDH ve KBDH saflarında örgütlenmeye, silahlanmaya ve savaşmaya çağırıyoruz.

“2 Temmuz Sivas Katliamı şehitlerimizin huzurunda saygıyla eğiliyoruz. Şehit ailelerimizin, yakınlarının dinmeyen acılarını derinden paylaşıyor, şehitlerimizin hesabını misliyle soracağımızın sözünü veriyoruz.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu