İstanbul Okmeydanı’nda bulunan İdil Kültür Merkezi’ne yönelik polis baskınında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Nuriye Gülmen’in de aralarında bulunduğu dört kişinin yargılandığı davada karar çıktı.
İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu Nuriye Gülmen ile Yasemin Karadağ katıldı.
KHK ile ihraç edilen Gülmen, “terör” demogojileriyle direnişlerine yönelik saldırıları hatırlattı. Hak arama eylemlerinin başına “örgüt talimatı” eklenerek yaptıklarının suç olarak gösterilmeye çalışıldığını söyleyen Gülmen, “İddianamede çocuklarını geride bırakıp intihar edenler, sağ salim bindirdiği trenden çocuklarının parçalarını toplayan ana-babalar yok. Bu iddianamede anayasal bir hakkın kullanımını işkence ve cinsel saldırı ile engellemeye çalışanlar yok” dedi.
Çorlu tren katliamında oğlu katledilen Mısra Öz’e yargılama sırasında ettiği sözler nedeniyle ceza verildiğine dikkat çeken Gülmen,
“Pınar Gültekin bir erkek tarafından yakılarak öldürülmüştü, Pınar Gültekin’in annesi bir duruşmada tepki gösterdi diye hakkında dava açıldı. Yakınları için mücadele edenlerin ceza alması, hukukun sopa olarak kullanılmasıdır. Mustafa Koçak’ın ailesine, oğlu katledilen Murat Oğraş’a, Emine Şenyaşar’a davalar, soruşturmalar açıldı. Sultan Kaya, yeğeni Ebru Timtik’in taleplerini duyurmak için döviz açtığı için tutuklandı. Yargı, sopa yapıldı. AKP’nin politikalarına muhalefet eden herkes, yargı ile etkisizleştirilmeye çalışıldı. Yargı, her türlü hak arama yolunu kaparsa ne olacak?” dedi.
Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım’ın adil yargılanma hakkı için ölüm orucu direnişinde olduğunu söyleyen Gülmen, şöyle devam etti: “Bizim omuzlarımızdaki yükler bu kadar arttığı için. Sonu ölümle bitebilecek bir eylem içinde bu insanlar. Adaleti uğruna ölecek kadar istiyor bu insanlar. Siz neyinizi verirsiniz adalet için? Örgüt talimatı safsatalarını bir tarafa bırakmalı ve düşünmelisiniz. Bu eylemi, sizin de katkınız olduğu hukuksuzlukların bir sonucu olarak görün. Sibel ve Gökhan, ‘bıçak kemikte’ diyorlar. Siz bir yargılama yaptığınızı düşünüyor musunuz?”
Yasemin Karadağ ise savcılığın iddiasının dijital komplosuna, susma hakkını kullanmaya ve açlık grevi yapmaya dayandığını kaydetti. Karadağ, “Susma hakkını kullanmaya ‘örgütsel tavır’ diyorsunuz. Anayasal bir hak, nasıl ‘örgütsel tavır’ olarak niteleniyor? ‘Grup Yorum Halktır Susturulamaz!’ diye slogan atmışım. Ben Grup Yorum’un konserinde sahneye bile çıktım. Milyonlar bu sloganı atıyor, suç mu?” sorularını yöneltti.
Karadağ, şu ifadeleri kullandı: “Uyuşturucu sat, fabrikada kazanlar patlasın, tren kazaları olsun; hiçbir sorun yok. Onlar ya çok az ceza aldı ya da bırakıldı. Fakat tüm bunlar için açıklama yaptın mı, yandın demektir. Çünkü o zaman ‘terörist’ oluyorsun. AKP iktidarı dış borçta cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. İşte bu kriz, böyle bir hukuk yarattı. Cumhuriyet tarihinin en yağmacı, en talancı iktidarı haline geldi AKP. Bugün uyuşturucudan ölüm oranı yüzde 1833 kat artmış durumda.
Ben hastalığım nedeniyle her ayın bir haftasını hastanede geçiriyorum. Nasıl kaçma şüphesinden bahsedersiniz? Özgürlüğümün yanında, sağlığımın daha da kötüleşmesiyle de cezalandırılıyorum. Sibel ve Gökhan’ın bir talebi de hasta tutsakların tahliye edilmesiydi. Yani onlar bizim için de ölüm orucu yapıyorlar. Gerçeklerin üstü örtülemez. Siyasi nedenlerle yargılanan sanıkların dosyası; gizli tanıklarla, dijitallerle oluşturuluyor.”
Gülmen ve Karadağ’ın savunmaları sonrası mahkeme heyeti kararını açıkladı. KHK ile ihraç edilen Nuriye Gülmen ile Yasemin Karadağ hakkında on yıl hapis cezası veren tutukluluğun da devamını istedi.
Verilen karara salonda sloganlarla tepki gösterildi. Polis Gülmen’in ailesinin de aralarında olduğu izleyicilere saldırdı.
Öte yandan Gülmen ve Karadağ, kararı salonda oturma eylemiyle protesto etti.
