KadınMakaleler

YORUM | Çocuk istismarı münferit değil, politiktir ve devlet politikasıdır!

"Çocukları istismar edenlerin evlilik yoluyla aklanmasının önerilebildiği bir ülkede hiçbir çocuk güvende değil.Bu yüzden: münferit değil, erkek şiddeti; hatta münferit değil, adeta devlet politikası!"

AKP hükümetinin kadın ve çocuk düşmanı politikaları sonucu erkeklerin kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve istismar her geçen gün artmakta…

İstanbul Küçükçekmece’de 22 Nisan günü 5 yaşındaki bir çocuğun maruz bırakıldığı cinsel istismar ile metrobüste bir kadına yönelik cinsel saldırının yankısı hala sürüyor. Türkiye genelde kadın ve çocuklara yönelik şiddet, cinsel istismar artarken, kadın mücadelesi sonucunu bunun basına yansıyarak teşhirinin yapılması da artmış durumda…

Geçtiğimiz hafta sadece bir gün içerisinde 5 çocuk istismarı ve bir cinsel taciz olayı basına yansıdı. Bolu, Alanya, Balıkesir ve İstanbul Küçükçekmece’de toplam 5 çocuğun cinsel istismara maruz bırakıldığı haberi gelirken, Denizli’de ise genç bir kadın pantolon denediği giyim mağazasının erkek çalışanı tarafından taciz edildiğini söyleyerek şikayetçi oldu.

Ancak çocuklara dönük istismar olaylarından İstanbul Küçükçekmece’deki 5 yaşında bir çocuğa dönük saldırıda deyim yerinde ise infiale neden oldu. Her gün cinsel saldırı “suçlarında” devletin mahkemeleri tarafından “erkek adalet” dedirten cinsten indirimlerin yapılması canımıza tak etmişken, yaşanan hiçbir olayın münferit olmadığını tekrar etmeye devam ediyoruz.

Bizler isyanımızı tekrar etmeye, erkek adalet değil gerçek adaletin bir adım olsun hayata geçmesi için ısrarlı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.

Basına sansür ve önlem olarak yayın yasağı

Diğer taraftan devlet ve erkanları yaşanan her cinsel saldırı suçlarında aynı şekilde davranmaya devam ediyor. Küçükçekmece’de yaşanan saldırının ardından sokağa çıkan ve uzun süre başta Küçükçekmece başta olmak üzere ülkenin dört bir yanında kitlesel tepkiler ve eylemler olunca Valilikler üzerinden “her şey kontrol altında”, “olay titizlikle inceleniyor” vb minvalde açıklamaları olayı yatıştıramaz, geçiştiremez, münferit hala getiremez. Zaten hemen ardından tepkilerin eylemlerin ve basına sansür taşıyan bir “önlem” olarak yayın yasağı kozu devreye sokmakta…

İşte Valilikten bir demet “uyarı”: “Maalesef bu tür müessif olayların toplumda kaos ve kargaşa çıkarmak isteyen bazı çevreler tarafından provokasyon amacıyla kullanıldığı da tarafımızdan dikkatle izlenmekte ve tespit edilenler hakkında gerekli yasal işlem başlatılmaktadır”

Bu uyarının ardından “Talebi değerlendiren Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Hakimliği, soruşturma tamamlanıncaya kadar, dosya kapsamı hakkında yazılı, görsel ve internet medyasında, sosyal medyada her türlü haber, röportaj, eleştiri ve benzeri yayınların 5187 sayılı yasanın 3/2 maddesi uyarınca yasaklanmasına karar verdi” şeklinde geldi o yasak.

Elbette ki saldırıya dair doğru bilgileri, doğru bir şekilde, toplumsal cinsiyeti yeniden üretmeyen, saldırıya maruz bırakılan kişiye zarar vermeyen bir dil kullanmak önemli, teşhire, tepkiyi büyütmeye, duyarlılığı artırmaya odaklanarak haber yapmak doğru olan, ancak “yayın yasağı” ile yapılmak istenilenin işletecek erkek adaletin daha fazla teşhir edilmesini engellemektir.

Diğer taraftan saldırının odağı erkeklerin bütününden, erk devlet zihniyetinden, devletin erkeklere kalkan olan politikalarından uzaklaştırmak için her benzeri olayda, ya kadın suçlanır, makbul değilse; gece dışarda, kısa ve açık giyinmişse vb durumlarda. Durum buna uygun değilse, örneğin saldırının hedefinde bir çocuk varsa, mesele hızla münferit olay kategorisine getirilmeye çalışılır veya Suriyeli vb şekillerde odak noktası diğer “masum” erkeklerden uzaklaştırılır.

Küçükçekmece’de olayı tepki gösteren kitleye “Saldırgan Suriye” denildi, amaç bu ve benzeri bir çok saldırının nedenini en uzakta, düşmanlıkta en çabuk ortaklaşılacak, “kadınlı-erkekli” ortak düşmana doğrultmak öfkeyi, yanı başımızda duran erkek devlet politikalarını, görünmez, suçsuz kılmak. Oysa saldırgan Afkan’dı, ancak ne önemi var ki; mesele nettir, bu bir devlet politikasının sonucudur. Bir taraftan ırkçılık ile devletin erkek yüzü örtülmek istenirken diğer taraftan erkekliği aklama çabasından ibarettir tüm valilik, içişleri bakanlığı ve milimum erkek aklının “duyarlı” açıklamaları…

Çocukları istismar edenlerin evlilik yoluyla aklanmasının önerilebildiği bir ülkede hiçbir çocuk güvende değil.

Bu yüzden: münferit değil, erkek şiddeti; hatta münferit değil, adeta devlet politikası!

Bir YDK’lı”

Kaynak: YDK

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu