EnerjiSA’ya bağlı çeşitli elektik dağıtım şirketlerinde çalışırken DİSK/Enerji-Sen’de örgütlendikleri için işten atılan enerji işçilerinin direnişi 60’ıncı gününde Sabancı Kuleleri önünde devam etti. Dün yaptıkları eylem de kaymakamlığın Sabancı Holding ve çevresine getirdiği etkinlik yasağı nedeniyle gözaltına alınan Enerji-Sen yöneticileri ve işçiler, bugün de alanı aileleri ile doldurdu.
Eylemde koşan enerji işçilerinden Ahmet Kelle, şunları söyledi: “Bugün EnerjiSA’dan haksız ve hukuksuz bir biçimde atıldığımız için başlattığımız direnişimizin ikinci ayı. Bizler taleplerimizi her yerde açık ve net olarak belirttik. “Haklıyız” dedik. “Suçumuzu yüzümüze söyleyin” dedik. “Ne polise ne değerli basın mensuplarına ne de vatandaşlarımızı hiç bir zaman rahatsız etmeyiz” dedik. Bizim talebimiz net; ya gelir suçumuzu bizim yüzümüze söylersiniz ya da işimizi geri verirsiniz. Biz buradan asla ve asla hiçbir zaman geri dönmeyiz.
Benim eşim bu şirkete 17 yıl emek verdi
İşten atılan enerji işçilerinden Erdal Şener’in eşi Ayşegül Şener:
Benim eşim 17 yıl bu şirkete emek verdi. 17 yılın sonunda haksız olarak işten çıkarıldı. Eşimi yeniden işe almalarını istiyoruz. Çocuklarımın hakkını ödemelerini istiyoruz. Benim çocuğum benim benden bişey istediğinden alamıyorum, bana işsiz demekten yolruldum. Sabancı işimizi bize geri versin. Yatağa başını koydukları zaman ellerini de vicdanlarına koydunlar. Bir kez daha düşünsünler bu insanlar 2 aydır ne yiyor, ne içiyor, ne pişiriyor. Çocuklarının isteklerini nasıl karşılıyor. Sizler kolejlerde çocuklarınızı okuturken, biz çocuklarımızı üniversiteye gönderemeyeceğiz belki de. Benim çocuğum üniversiteye hazırlanıyor, çocuğum belki de babası işe gidemeyeceği için okuyamayacak, işe girmek zorunda kalacak. Benim çocuğumun geleceğini, okuma hayalini neden elinden alıyorsunuz. Neden ödemiyorsunuz bu hakkını.
Sabancı yöneticileri ile yaptıkları görüşmelerde “Size kefil olalım, başka yerde işe sokalım ama prensip olarak EnerjiSA’da işe almayız” dediklerini söyleyen Erdan Şener şu ifadelere yer verdi:
Bizi akladıkları için şirketimize teşekür ediyoruz. Görüşmelerimizde bize dediler ki “Size kefil olalım, başka yerde işe sokalım.” Bekir arkadaşımıza da demişler ki “Prensip meselesi, şirket prensiplerinden vazgeçmez.” Yanlışın prensibi asla olmaz, şurada gördüğünüz çocuğun hakkını kimseye bırakmayacağım. Onun ağzından haram lokma sokmadım, sokarsam da namerdim. Bunu da patronlarım çok iyi bellesin. Bu da benim prensip meselem. Bu da beni ben yapan şey. Bu da benim onurum. Bu kapıdan onurumu almadan dönmeyeceğim.
