GüncelMakaleler

ANALİZ | İktidar Kavgası Kızışıyor; Yeşil Gladyo Hedefte!

AKP/Erdoğan’ın seçimler yaklaştıkça SADAT’ın gerek seçim günü ve gerekse de seçimin politik atmosferini kendisi için kullanışlı hale getirecek Gladyo’sunu harekete geçirmiştir.

AKP-MHP iktidarı daha önce açıklanan seçim takvimine yaklaştıkça giderek daha fazla geriliyor. Zira onlar açısından işler hiç de iyi gitmiyor. Bir tarafta giderek derinleşen ekonomik kriz ve bunun geniş işçi ve emekçilerde yarattığı tepki, diğer yanda buna yaslanarak, buradaki enerjiyi düzenin karanlık dehlizlerine akıtmak isteyen ve her gün biraz daha el artıran burjuva muhalefeti. İktidarın geniş kesimler nezdinde inandırıcılığı ve rıza üretme yeteneği azaldıkça rakip kliklerin çıkışları da daha iddialı hale geliyor.

Devletin çelik çekirdeğinde hesaplaşma gittikçe sertleşiyor. AKP’nin hükümet olduğu ve adım adım iktidara yürüdüğü sürecin temel göstergelerinden biri özel savaş aparatı başka bir deyişle Gladyo içindeki güç dengesinde karşılık buluyordu. Başka bir deyişle iktidar katındaki her değişikliğin, sulardaki her dalgalanmanın başladığı ilk adres burası oluyor.

Bu, TC tarihinin görmek isteyen herkese öğrettiği bir ders.

Nitekim son günlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kapısına giderek yeniden gündeme taşıdığı SADAT’a yönelik yeni bir perdeyle açılan tartışmalarda bahsini etiğimiz çerçeveye uygun. Kılıçdaroğlu’nun alelacele başka herhangi bir yere değil de SADAT merkezine gitmesi de derinlerde yaşanan gerilimin, yükselen tansiyonun bir yansıması olmalı.

Bilindiği ve tekrara gerek olmadığı üzere kurulduğu tarihten (28 Şubat 2012) icraatlarına, kadrolarının özelliklerinden R.T.Erdoğan’la ilişkilerine kadar SADAT, ifadesini AKP’de bulan egemen sınıf  kliğinin Gladyo örgütlenmesidir.

TC devletinin dışarıda ve içeride yaşama geçirmeyi planladığı ve uygulamaya soktuğu politikaların AKP adına icracısıdır. Başka bir deyişle devlet, daha önce Ergenekon ve Balyoz’da karşılık bulan Gladyo yerine devletin bekasını ve çıkarlarını SADAT üzerinden yaşama geçirmeye karar verdi.

Bu yanıyla AKP’nin sözü nereye getirdiyse, nereyi hedefe koyduysa veyahut hangi coğrafyada savaşın bir tarafı olduysa SADAT’ın hemen orada bitivermesi de şaşırtıcı değildir. Suriye savaşına doğrudan dahil olarak işgalci, ilhakçı, Osmanlıcı hayalleri yeniden pratiğe dökmek isteyen AKP/Erdoğan’ın Suriye’ye ve de Rojava devrimine yönelik paramiliter savaş aparatı SADAT olmuştur. Elbette benzer bir işlevi özyönetim direnişleri döneminde ve sonrasında T. Kürdistanı’nda Kürt ulusal özgürlük hareketine ve Kürt ulusuna yönelik saldırı ve katliamlarda da göstermiştir.

Ordu içinde bir yandan devletin politikalarını yaşama geçirirken koltuğunu da korumak isteyen AKP/Erdoğan açık ki kendi paramiliter örgütlenmesini kurmuştur.

İktidarın bam teli SADAT

SADAT kurucusu emekli general Adnan Tanrıverdi, R.T.Erdoğan’ın güvenlik başdanışmanı ve MGK toplantılarının müdavimi olmuştur. Suriye’den Libya’ya, 15 Temmuz’dan Ukrayna’ya kadar her yerde adı geçmeye başlayan bu özel savaş örgütü, bir süredir klikler arası mücadelenin adresi durumundadır.

Geçen yıl, SADAT’la ilişkili olduğu anlaşılan faşist mafya şefi Sedat Peker’in ifşaatları SADAT’ın üstündeki sis perdesini yırtmıştır. Devrimci-demokratik-yurtsever güçlerin uzunca bir süredir ifade ettikleri bir gerçek, Suriye’deki “Türkmen kardeşlerimize insani yardım” adı altında gönderilen tırların El Nusra ve DAİŞ’e silah taşıdığı gerçeği, bu kez doğrudan bu çetenin içinden biri tarafından dile getirilmiştir.

Bu ifşaatlarla, 15 Temmuz darbe girişimine karşı sokağa çıkıp köprüde askerlerin kafasını kesen “halk”ın kim olduğu açığa çıkmış oldu.

SADAT, açık ki AKP/Erdoğan’ı gerek Suriye/Rojava’da gerekse de diğer ülkelerde özellikle de uluslararası hukuk açısından kara kutusu durumundadır. Bu yanıyla R.T.Erdoğan’ın zayıf karnı durumundadır. Nitekim Kemal Kılıçdaroğlu da bunun farkında olarak SADAT önüne gitmiştir. Öyle anlaşılıyor ki CHP kliği, önceki seçimlerde SADAT’ın göz yumduğu sesini çıkarmadığı icraatlarına bu defa engel olma niyetindedir.

AKP/Erdoğan’ın seçimler yaklaştıkça SADAT’ın gerek seçim günü ve gerekse de seçimin politik atmosferini kendisi için kullanışlı hale getirecek Gladyo’sunu harekete geçirmiştir. Ancak bu defa işler R.T.Erdoğan’ın istediği gibi gitmeyebilir.

Zira, AKP-MHP iktidarı büyük bir oy ve nüfuz kaybı yaşamaktadır. Sefalet çemberine her gün yüzbinlerin daha fazla doluştuğu, emekçilerin kendini çaresizlikten ateşe vererek intihar ettiği, kimsenin yarınına dair en ufak bir güven duymadığı koşullarda, mum gibi eriyen bir AKP-MHP gerçekliği söz konusudur.

Her iki klik de bu gerçeğin farkındadır. Nitekim Kılıçdaroğu’nun öncesinde görünmeyen bu iddialı çıkışının merkezinde seçim güvenliği vardır. Kemalist klik, çatışmayı tamda bam teline taşımış görünüyor. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları karşısında R.T.Erdoğan’ın tutumu, “tanımam işim olmaz” mealinden olmuştur. Ne var ki birlikte verilmiş ve kamuoyuna yansımış sayısız görüntü vardır. AKP/Erdoğan’ın SADAT’ı sahiplenmemesi ve bu konunun üstünü örtmeye çalışması bir bakıma bir geri adıma, klikler arası mücadelede Kemalistlerin giderek elini güçlendirdiğine işaret ediyor.

Kuşkusuz bu, içeride ve dışarıda yaşanan gelişmelerin bir sonucudur. Suriye’de cihatçı çetelerle yapılmak istenen başarılamamış, Esad iktidarı devrilememiştir. Daha da önemlisi İhvan Projesi çökmüştür. Türk devletinin ilhakçı, işgalci emellerinin söz konusu çeteler üzerinden gerçekleşemeyeceği açığa çıkmıştır.

Diğer yandan AKP iktidarının 20 yıllık icraatı, geniş ezilen emekçi kitlelerde büyük bir tepki ve öfke biriktirmiştir. Gezi’nin yıldönümünde karşımıza çıkan tabloda buna işaret etmektedir.

Toplumun kılcal damarlarında derinleşen çelişkiler, Türk hakim sınıfları arasındaki dengeleri değiştirirken, devletin bekasının artık AKP/Erdoğan’la sağlanamayacağına ilişkin kanaati de devlet katında giderek geliştirmektedir. “Kaçma hazırlığı yapıyorlar açıklamaları” ve ortaya çıkan belgelerde bu geriye düşüşün ve giderek geminin terk edilmeye başlandığının bir göstergesidir.

Gelişmelerin ana yönü gerilemeye işaret etse de iflasın ne zaman ve nasıl olacağını kestirmek güçtür. Diğer yandan Kılıçdaroğlu’nun çıkışından bir demokratik nitelik çıkarmakta abesle iştigaldir. Nihayetinde Kılıçdaroğlu koltuğundan etmek istediğinin yerine oturmak istemektedir.

Mücadelenin esası düzeni ayakta tutan mafya, çete ve Gladyo örgütlenmesine bu çürümüş faşist ceberrut düzene yönelmelidir!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu